Anadolu toprakları üzerinde tarihin en
eski uygarlıkları kurulmuştur. Anadolu değişik uygarlıklara ev
sahipliği yapmıştır. Anadoludaki uygarlıkların kalıntıları, eski
uygarlıklar ve antik kültürler, Anadoluda Yunanistandaki spor
oyunlarından çok öncelere dayanan bir spor kültürü olduğunu
göstermektedir. Aşağıda isimleri verilen antik kentlerde stadlar ve
palestralar(spor salonları denilebilecek alanlar) bulunmaktadır:
1. Afroddisias Antik kenti: Aydın ili yöresinde,
2. Side, Perge Antik kentleri Xantos: Antalya İlimizin yöresinde,
3. Hierapolis, Laudisies, Nissa Antik kentleri: Denizli İlimizin yöresinde,
4. Pergamon Antik kenti: Bergama yöresinde,
5. Efes Antik kenti: İzmir İli Selçuk yöresinde.
Ülkemizin
bu yörelerindeki, bu isimli antik kentlerde palestralar, elipsoid
stadlar bulunmaktadır. Bugün Antalya ilimizin sınırları içinde Adrasan
burnunda Asya kökenli Likya Uygarlığı(M. ö. 15. yy) kalıntıları
arasında antik palestralar, stadyumlar ve anfitiyartrolar
bulunmaktadır. Buradaki antik kentin adı Olimpostur. Bu antik kentin 7
kilometre uzağında ve deniz seviyesinden 2150 metre yüksekliğinde
mitolojide Kimera diye anılan, gerçekten jeotermal kökenli bir alev
bulunmaktadır. Mitolojideki Belerefon veya Kimera efsaneleri, olimpiyat
fikrinin doğuşunun bu bölgelerden çıktığını destekler niteliktedir.
Efsanelerde her yıl Olimpos kentinin vatandaşlarından bir çift genç kız
ve erkek “baç” olarak isteyen Kimera canavarını Pegasus adlı kanatlı
atına atlayarak mızrağı ile canavarı yedi kat yerin dibine gömen
Belerefon adlı kahramanın anısına, Olimpos kentine barış ve sükun
getirdiği için heryıl Kimera alevlerinden tutuşturulan meşalelerle
atletler Olimpos kentine doğru koşarlar ve bu anıyı yinelerlerdi.
Özünde yadsınamayacak bir gerçek uygarlıkların birbirinden
etkilendiğidir. Anadoluda bilindiği gibi tarihin en eski uygarlıklarına
ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Burada kurulan uygarlıklar, o
uygarlıkların kültürleri kendilerinden sonra kurulan birçok uygarlığın
temelini oluşturmuştur. Bu da son derece doğal bir olaydır. Olimpiyat
Oyunlarının simgesi Olimpiyat Meşalesidir. Antalyadaki Olimposun
tarihine baktığınızda Antik Olimpiyat Oyunlarının başladığı M. ö. 776
yılından yaklaşık 7. 5 yüzyıl daha gerilere dayandığını görmektesiniz.
Dolayısıyla o bölgedeki efsaneler ve kalıntılar Olimpiyatların
vazgeçilmez bir parçası olan Olimpiyat Meşalesi Anadolumuzdan
esinlenmiş olabileceği veya çıkmış olabileceğini göstermektedir. Bu
olasılık hiç de küçümsenemeyecek ve kulak arkasına atılmayacak bir
olasılıktır. Ayrıca, Olimpianın yerel kahramanlarından biri olan
Pelopsun mezarı ve tapınağı Altisin içindeydi. Pelopsun doğudan geldiği
düşünülürdü. Birçok kişi ilk atletizm karşılaşmalarının Küçük
Asyada(Anadolu) düzenlendiğine inanır. Antik çağda Anadoludaki spor
organizasyonlarını değerlendirdiğimizde ilk olarak karşımıza M. ö.
IXuncu yüzyıldan beri devam eden Panionion Oyunları çıkar. Herodot
Tarihi bu konuda şunları yazar: “Asyalı İyonların 12 şehir devleti bir
araya gelerek Panionion adı altında bir birlik kurmuşlardı. Bunun
yönetim merkezi Aydının Kuşadası ilçesi Güzelçam köyündeydi. Ionia
birliğine bağlı site devletleri müşterek oyları ile belirlenen Mykale
Dağındaki ortak tapınakları olan Panionion kutsal alanında heryıl kasım
ayında Poseidon Helikonius onuruna oyunlar, şenlikleri Prieneli
rahipler gözetiminde organize ederlerdi. Her türlü spor oyunlarının
yapıldığı bu etkinlikler Pers saldırıları sırasında Efese taşınıp orada
devam etti. Bu oyunların başladığı tarihten yaklaşık 100 yıl sonra
devam ettiğini Diodoros ve Thukydides eserlerinde belirtirler. ”
Didymeia Oyunları antik çağın en eski en görkemli şenliklerinden
biriydi. Apollon Tapınağının yaklaşık 15 metre güneyinde yedi sıralı
bir stadion(stadyum) vardı. Tanrı Apollon adına yapılan ve Miletostaki
29. 56 m x 192. 25 m boyundaki yirmi sıralık ve 15 bin izleyici
kapasiteli stadyumu da kapsayan Didymeia Oyunları antik çağda büyük
önem taşırdı. Aynı anda 24 atletin yarışabileceği görkemli bir koşu
pisti vardı. Datça Yarımadasının ucunda bulunan M. ö. VII veya IX.
Yüzyılda Posideionun oğlu Triopas tarafından kurulduğu ileri sürülen
Antik Knidos kentinde, Knidos Lindus, Talyssus, Halikarnassus, Ialyssus
ve Cameros ile birlikte Heksapolis(Altışehir) Birliğini kurmuştu. Bu
birlik Knidosun Triopion denilen bölgesinde Tanrı Apollo adına görkemli
bir mabet yaptılar. Bu altı şehir devleti her dört yılda bir Triopionda
Tanrı Apollo adına Triopion Oyunları düzenlerlerdi. Herodot bu konuda
şunu yazar: “Triopionlu Apollo şerefine yapılan oyunlarda, kazananlara
verilen mükafat tunçtan yapılma üç ayaklı sehpa idi. Bu sehpalar
alınıp, götürülmez. Mabedin içinde kalır ve ilaha hediye olurdu. Fakat
Halikarnaslı (Bodrum) Agasiki namındaki bir adam bu oyunlarda
kazandıktan sonra bu kanuna karşı geldi ve sehpayı alıp evine götürdü.
Onu duvarına astı. Bu olaya karşı diğer beş şehir Halikarnassusu
birlikten çıkardı ve adları Pentapolis(Beşşehir) Birliği olarak
değiştirildi. ” Burada özünde vurgulamak istediğimiz nokta Antik
çağdaki spor anlayışını sadece Peloponez Yarımadası üzerine inşaa
edilmesinin yanlışlığıdır. Kültürler tarih boyunca birbirlerinden
etkilenmişlerdir. Bu realiteyi yadsımak, tarihi inkar etmek demektir.
Kaynaklar:
1- OLİMPİK Hareket: TMOK Yayını. 1988. s. 9- 10
2-
RENKLİKURT Turgay: Türkiye ve Olimpiyat Sempozyumu. Editör: Yalçın
Aköz. Paniyonik Oyunlar ve Antik Antalya Olimpiyatı. 1994. s. 184- 187
3- SARIALP Ruhi: Türkiye ve Olimpiyat Sempozyumu. Editör: Yalçın Aköz. Mitologyadan esinlenen bir çağrışım. 1994. s. 35- 36
4- SWADDLING Judith: Antik Olimpiyat Oyunları. Homer Yayınevi. 2000. s. 2- 4